ÇOCUKLARIN BİLGİ BANKASI KUMBARA DERGİSİ TÜRKİYE İŞ BANKASI’NIN ÇOCUKLARA ARMAĞANIDIR

KUMBARA DERGİSİ TÜRKİYE İŞ BANKASI’NIN ÇOCUKLARA ARMAĞANIDIR

Ara
Close this search box.

Aralık

Takvim üzerindeki resimlere tıklayarak içeriklerini görebilirsiniz.

1 Aralık 1913’te ilk üretim hattı çalışmaya başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’deki Ford Motor Company’nin kurucusu Henry Ford, otomobil üretimini olabildiğince hızlandırmak için hareketli bir hat üzerinde üretim yapmaya dayanan “üretim hattı” fikrini yaşama geçirdi. Böylece o zamana kadar 12 saatten uzun süren bir otomobilin yapım süresi 1,5 saate düştü. Bu üretim yöntemi hızla başka fabrikalarda da kullanılmaya başlandı.

1 Aralık 1913’te ilk üretim hattı çalışmaya başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’deki Ford Motor Company’nin kurucusu Henry Ford, otomobil üretimini olabildiğince hızlandırmak için hareketli bir hat üzerinde üretim yapmaya dayanan “üretim hattı” fikrini yaşama geçirdi. Böylece o zamana kadar 12 saatten uzun süren bir otomobilin yapım süresi 1,5 saate düştü. Bu üretim yöntemi hızla başka fabrikalarda da kullanılmaya başlandı.

1 Aralık 1913’te ilk üretim hattı çalışmaya başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’deki Ford Motor Company’nin kurucusu Henry Ford, otomobil üretimini olabildiğince hızlandırmak için hareketli bir hat üzerinde üretim yapmaya dayanan “üretim hattı” fikrini yaşama geçirdi. Böylece o zamana kadar 12 saatten uzun süren bir otomobilin yapım süresi 1,5 saate düştü. Bu üretim yöntemi hızla başka fabrikalarda da kullanılmaya başlandı.

2 Aralık 1950’de Ben Robot yayımlandı.

 

 

Gelmiş geçmiş en büyük bilim kurgu yazarları arasında sayılan Amerikalı biyokimyacı Isaac Asimov, kısa bilim kurgu öykülerinden oluşan kitabı Ben Robot’u 2 Aralık 1950’de yayımladı. Bu kitaptaki öykülerden birinde yer alan “Üç Robot Yasası” bilim kurgu edebiyatını derinden etkiledi.

 

Üç Robot Yasası

  1. Robotlar insanlara zarar veremez ya da onların zarar görmesine izleyici kalamaz.
  2. Robotlar birinci yasayla çelişmediği sürece insanların emirlerine uymak zorundadır.
  3. Robotlar birinci ve ikinci yasayla çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.

2 Aralık 1950’de Ben Robot yayımlandı.

 

 

Gelmiş geçmiş en büyük bilim kurgu yazarları arasında sayılan Amerikalı biyokimyacı Isaac Asimov, kısa bilim kurgu öykülerinden oluşan kitabı Ben Robot’u 2 Aralık 1950’de yayımladı. Bu kitaptaki öykülerden birinde yer alan “Üç Robot Yasası” bilim kurgu edebiyatını derinden etkiledi.

 

Üç Robot Yasası

  1. Robotlar insanlara zarar veremez ya da onların zarar görmesine izleyici kalamaz.
  2. Robotlar birinci yasayla çelişmediği sürece insanların emirlerine uymak zorundadır.
  3. Robotlar birinci ve ikinci yasayla çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.

2 Aralık 1950’de Ben Robot yayımlandı.

 

 

Gelmiş geçmiş en büyük bilim kurgu yazarları arasında sayılan Amerikalı biyokimyacı Isaac Asimov, kısa bilim kurgu öykülerinden oluşan kitabı Ben Robot’u 2 Aralık 1950’de yayımladı. Bu kitaptaki öykülerden birinde yer alan “Üç Robot Yasası” bilim kurgu edebiyatını derinden etkiledi.

 

Üç Robot Yasası

  1. Robotlar insanlara zarar veremez ya da onların zarar görmesine izleyici kalamaz.
  2. Robotlar birinci yasayla çelişmediği sürece insanların emirlerine uymak zorundadır.
  3. Robotlar birinci ve ikinci yasayla çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.

3 Aralık 1967’de ilk kalp nakli ameliyatı yapıldı.

 

 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town kentinde 3 Aralık 1967’de ilk kez insandan insana kalp nakli ameliyatı yapıldı. Trafik kazasında ağır yaralanan ve hastanede ölen 25 yaşındaki Denise Darvall’in kalbi 53 yaşındaki Louis Washkansky’ye nakledildi. Ameliyatı Güney Afrikalı cerrah Christiaan Bernard gerçekleştirdi. Bedenin yeni kalbi kabul etmesi için ağır ilaçların bağışıklık sistemini baskılaması yüzünden Washansky yakalandığı zatürre nedeniyle ameliyattan 18 gün sonra öldü. Bundan iki ay sonra kalp nakli yapılan ikinci hasta Philip Blaiberg bir buçuk yıl yaşamıştır.

3 Aralık 1967’de ilk kalp nakli ameliyatı yapıldı.

 

 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town kentinde 3 Aralık 1967’de ilk kez insandan insana kalp nakli ameliyatı yapıldı. Trafik kazasında ağır yaralanan ve hastanede ölen 25 yaşındaki Denise Darvall’in kalbi 53 yaşındaki Louis Washkansky’ye nakledildi. Ameliyatı Güney Afrikalı cerrah Christiaan Bernard gerçekleştirdi. Bedenin yeni kalbi kabul etmesi için ağır ilaçların bağışıklık sistemini baskılaması yüzünden Washansky yakalandığı zatürre nedeniyle ameliyattan 18 gün sonra öldü. Bundan iki ay sonra kalp nakli yapılan ikinci hasta Philip Blaiberg bir buçuk yıl yaşamıştır.

3 Aralık 1967’de ilk kalp nakli ameliyatı yapıldı.

 

 

Güney Afrika Cumhuriyeti’nin Cape Town kentinde 3 Aralık 1967’de ilk kez insandan insana kalp nakli ameliyatı yapıldı. Trafik kazasında ağır yaralanan ve hastanede ölen 25 yaşındaki Denise Darvall’in kalbi 53 yaşındaki Louis Washkansky’ye nakledildi. Ameliyatı Güney Afrikalı cerrah Christiaan Bernard gerçekleştirdi. Bedenin yeni kalbi kabul etmesi için ağır ilaçların bağışıklık sistemini baskılaması yüzünden Washansky yakalandığı zatürre nedeniyle ameliyattan 18 gün sonra öldü. Bundan iki ay sonra kalp nakli yapılan ikinci hasta Philip Blaiberg bir buçuk yıl yaşamıştır.

4 Aralık 1961’de Matisse’in tablosunun baş aşağı sergilendiği fark edildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Modern resmin büyük ustalarından Henri Matisse La Bateau (Tekne) adlı yapıtını 1953’te guaş boyayla boyanmış kâğıt parçalarını yapıştırarak yapmıştır. Yapıt 1961’de New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergileniyordu. 4 Aralık 1961’de müzeyi gezen borsa uzmanı Genevieve Habert bu ünlü tablonun ters asıldığını fark etti. Sanatseverin müze yetkililerini uyarmasıyla tablonun 47 gündür baş aşağı asılı sergilendiği ortaya çıktı. Bu sürede aralarında Matisse’in oğlu Pierre’in de bulunduğu 116.000 kişi resme bakmıştı.

4 Aralık 1961’de Matisse’in tablosunun baş aşağı sergilendiği fark edildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Modern resmin büyük ustalarından Henri Matisse La Bateau (Tekne) adlı yapıtını 1953’te guaş boyayla boyanmış kâğıt parçalarını yapıştırarak yapmıştır. Yapıt 1961’de New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergileniyordu. 4 Aralık 1961’de müzeyi gezen borsa uzmanı Genevieve Habert bu ünlü tablonun ters asıldığını fark etti. Sanatseverin müze yetkililerini uyarmasıyla tablonun 47 gündür baş aşağı asılı sergilendiği ortaya çıktı. Bu sürede aralarında Matisse’in oğlu Pierre’in de bulunduğu 116.000 kişi resme bakmıştı.

4 Aralık 1961’de Matisse’in tablosunun baş aşağı sergilendiği fark edildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Modern resmin büyük ustalarından Henri Matisse La Bateau (Tekne) adlı yapıtını 1953’te guaş boyayla boyanmış kâğıt parçalarını yapıştırarak yapmıştır. Yapıt 1961’de New York Modern Sanatlar Müzesi’nde sergileniyordu. 4 Aralık 1961’de müzeyi gezen borsa uzmanı Genevieve Habert bu ünlü tablonun ters asıldığını fark etti. Sanatseverin müze yetkililerini uyarmasıyla tablonun 47 gündür baş aşağı asılı sergilendiği ortaya çıktı. Bu sürede aralarında Matisse’in oğlu Pierre’in de bulunduğu 116.000 kişi resme bakmıştı.

5 Aralık 1952’de Büyük Londra Sisi başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

5 Aralık 1952’de İngiltere’nin başkenti Londra’nın üzerine dumanla karışık büyük bir sis tabakası çöktü. Sanayide ve ısınmada kömür kullanılması yüzünden oluşan sis, dört gün boyunca etkili oldu. Görüş mesafesinin 20 metreye kadar düşmesi yüzünden ulaşımda ciddi sorunlar yaşandı. Solunum rahatsızlığı olanlar ve yaşlıların çoğunluğunu oluşturduğu 4.000 kişi yaşamını yitirdi. Sis, sıcaklığın yükselmesi ve rüzgârın esmeye başlamasıyla 9 Aralık’ta kalktı. Bu felaket 1956’da kömür tüketimini düzenleyen Temiz Hava Yasası’nın çıkmasına yol açtı.

5 Aralık 1952’de Büyük Londra Sisi başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

5 Aralık 1952’de İngiltere’nin başkenti Londra’nın üzerine dumanla karışık büyük bir sis tabakası çöktü. Sanayide ve ısınmada kömür kullanılması yüzünden oluşan sis, dört gün boyunca etkili oldu. Görüş mesafesinin 20 metreye kadar düşmesi yüzünden ulaşımda ciddi sorunlar yaşandı. Solunum rahatsızlığı olanlar ve yaşlıların çoğunluğunu oluşturduğu 4.000 kişi yaşamını yitirdi. Sis, sıcaklığın yükselmesi ve rüzgârın esmeye başlamasıyla 9 Aralık’ta kalktı. Bu felaket 1956’da kömür tüketimini düzenleyen Temiz Hava Yasası’nın çıkmasına yol açtı.

5 Aralık 1952’de Büyük Londra Sisi başladı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

5 Aralık 1952’de İngiltere’nin başkenti Londra’nın üzerine dumanla karışık büyük bir sis tabakası çöktü. Sanayide ve ısınmada kömür kullanılması yüzünden oluşan sis, dört gün boyunca etkili oldu. Görüş mesafesinin 20 metreye kadar düşmesi yüzünden ulaşımda ciddi sorunlar yaşandı. Solunum rahatsızlığı olanlar ve yaşlıların çoğunluğunu oluşturduğu 4.000 kişi yaşamını yitirdi. Sis, sıcaklığın yükselmesi ve rüzgârın esmeye başlamasıyla 9 Aralık’ta kalktı. Bu felaket 1956’da kömür tüketimini düzenleyen Temiz Hava Yasası’nın çıkmasına yol açtı.

6 Aralık 1850’de oftalmoskop tıp dünyasına tanıtıldı.

 

 

Oftalmoskop doktorların gözün içini incelemesini sağlayan bir aygıttır. Ünlü anatomi ve fizyoloji profesörü Hermann Von Helmholtz tarafından 1850’de icat edildi. Helmholtz, icadını 6 Aralık 1850’de Berlin Tıp Cemiyeti’nde tanıttı.

6 Aralık 1850’de oftalmoskop tıp dünyasına tanıtıldı.

 

 

Oftalmoskop doktorların gözün içini incelemesini sağlayan bir aygıttır. Ünlü anatomi ve fizyoloji profesörü Hermann Von Helmholtz tarafından 1850’de icat edildi. Helmholtz, icadını 6 Aralık 1850’de Berlin Tıp Cemiyeti’nde tanıttı.

6 Aralık 1850’de oftalmoskop tıp dünyasına tanıtıldı.

 

 

Oftalmoskop doktorların gözün içini incelemesini sağlayan bir aygıttır. Ünlü anatomi ve fizyoloji profesörü Hermann Von Helmholtz tarafından 1850’de icat edildi. Helmholtz, icadını 6 Aralık 1850’de Berlin Tıp Cemiyeti’nde tanıttı.

7 Aralık 1972’de Mavi Bilye adı verilen fotoğraf çekildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Apollo 17, Ay’a gidilen son görevdi. 7 Aralık 1972’de uzay aracı Ay’a giderken astronotlar Dünya’nın en bilinen fotoğrafını çektiler. Daha sonra Mavi Bilye adı verilecek bu fotoğraf, Dünya’nın tamamının görüldüğü ilk fotoğraftır. Dünya’yı bu şekilde yuvarlak görebilmek için en az 30.000 km uzağında olmak gerekir. Bugüne dek yalnızca Ay görevlerinde yer alan 24 astronot bu kadar uzağa gitmiştir.

7 Aralık 1972’de Mavi Bilye adı verilen fotoğraf çekildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Apollo 17, Ay’a gidilen son görevdi. 7 Aralık 1972’de uzay aracı Ay’a giderken astronotlar Dünya’nın en bilinen fotoğrafını çektiler. Daha sonra Mavi Bilye adı verilecek bu fotoğraf, Dünya’nın tamamının görüldüğü ilk fotoğraftır. Dünya’yı bu şekilde yuvarlak görebilmek için en az 30.000 km uzağında olmak gerekir. Bugüne dek yalnızca Ay görevlerinde yer alan 24 astronot bu kadar uzağa gitmiştir.

7 Aralık 1972’de Mavi Bilye adı verilen fotoğraf çekildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Apollo 17, Ay’a gidilen son görevdi. 7 Aralık 1972’de uzay aracı Ay’a giderken astronotlar Dünya’nın en bilinen fotoğrafını çektiler. Daha sonra Mavi Bilye adı verilecek bu fotoğraf, Dünya’nın tamamının görüldüğü ilk fotoğraftır. Dünya’yı bu şekilde yuvarlak görebilmek için en az 30.000 km uzağında olmak gerekir. Bugüne dek yalnızca Ay görevlerinde yer alan 24 astronot bu kadar uzağa gitmiştir.

8 Aralık 2010’da Röntgenyum keşfedildi.

 

 

Evrenin her yanında bulunan doğal elementlerin dışında bir de insanların laboratuvarda yarattığı elementler vardır. Bunlar radyoaktif elementlerdir ve yarılanma ömürleri çok kısa olur. Sigurd Hofmann’ın liderliğindeki bir ekip 8 Aralık 1994 günü Almanya’nın Darmstadt kentindeki bir laboratuvarda atom numarası 111 olan yeni bir element oluşturdu. 1979’da bu atom numarasında bir element keşfedilirse geçici adının Unununyum olacağı önerilmişti. Dolayısıyla elemente Unununyum dendi. 2004’te yeni elementin adı x-ışınlarını keşfeden ünlü Alman fizikçi Wilhelm Röntgen’e ithafen kalıcı olarak Röntgenyum olarak değiştirildi.

8 Aralık 2010’da Röntgenyum keşfedildi.

 

 

Evrenin her yanında bulunan doğal elementlerin dışında bir de insanların laboratuvarda yarattığı elementler vardır. Bunlar radyoaktif elementlerdir ve yarılanma ömürleri çok kısa olur. Sigurd Hofmann’ın liderliğindeki bir ekip 8 Aralık 1994 günü Almanya’nın Darmstadt kentindeki bir laboratuvarda atom numarası 111 olan yeni bir element oluşturdu. 1979’da bu atom numarasında bir element keşfedilirse geçici adının Unununyum olacağı önerilmişti. Dolayısıyla elemente Unununyum dendi. 2004’te yeni elementin adı x-ışınlarını keşfeden ünlü Alman fizikçi Wilhelm Röntgen’e ithafen kalıcı olarak Röntgenyum olarak değiştirildi.

8 Aralık 2010’da Röntgenyum keşfedildi.

 

 

Evrenin her yanında bulunan doğal elementlerin dışında bir de insanların laboratuvarda yarattığı elementler vardır. Bunlar radyoaktif elementlerdir ve yarılanma ömürleri çok kısa olur. Sigurd Hofmann’ın liderliğindeki bir ekip 8 Aralık 1994 günü Almanya’nın Darmstadt kentindeki bir laboratuvarda atom numarası 111 olan yeni bir element oluşturdu. 1979’da bu atom numarasında bir element keşfedilirse geçici adının Unununyum olacağı önerilmişti. Dolayısıyla elemente Unununyum dendi. 2004’te yeni elementin adı x-ışınlarını keşfeden ünlü Alman fizikçi Wilhelm Röntgen’e ithafen kalıcı olarak Röntgenyum olarak değiştirildi.

9 Aralık 1979’da çiçek hastalığı yeryüzünden silindi.

 

Avrupalılar Amerika kıtalarını ele geçirmesinde Amerikan yerlilerinin bağışık olmadığı hastalıklar çok etkili olmuştur. Bunların başında da çiçek hastalığı geliyordu.

 

Antik dönemden beri bilinen çiçek hastalığı, en korkulan öldürücü hastalıkların başında geliyordu. Yalnızca 20. yüzyılda 300 milyon kişinin ölümüne yol açmıştı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu hastalığa karşı 1958’de dünya çapında bir aşılama kampanyası başlattı. Yaklaşık 20 yıl süren yoğun çalışmaların sonunda son çiçek vakası Ekim 1977’de görüldü. Bilim insanları 9 Aralık 1979’da hastalığın yeryüzünden silindiğini ilan etti. 40 yıldır çiçek hastalığının olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.

9 Aralık 1979’da çiçek hastalığı yeryüzünden silindi.

 

Avrupalılar Amerika kıtalarını ele geçirmesinde Amerikan yerlilerinin bağışık olmadığı hastalıklar çok etkili olmuştur. Bunların başında da çiçek hastalığı geliyordu.

 

Antik dönemden beri bilinen çiçek hastalığı, en korkulan öldürücü hastalıkların başında geliyordu. Yalnızca 20. yüzyılda 300 milyon kişinin ölümüne yol açmıştı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu hastalığa karşı 1958’de dünya çapında bir aşılama kampanyası başlattı. Yaklaşık 20 yıl süren yoğun çalışmaların sonunda son çiçek vakası Ekim 1977’de görüldü. Bilim insanları 9 Aralık 1979’da hastalığın yeryüzünden silindiğini ilan etti. 40 yıldır çiçek hastalığının olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.

9 Aralık 1979’da çiçek hastalığı yeryüzünden silindi.

 

Avrupalılar Amerika kıtalarını ele geçirmesinde Amerikan yerlilerinin bağışık olmadığı hastalıklar çok etkili olmuştur. Bunların başında da çiçek hastalığı geliyordu.

 

Antik dönemden beri bilinen çiçek hastalığı, en korkulan öldürücü hastalıkların başında geliyordu. Yalnızca 20. yüzyılda 300 milyon kişinin ölümüne yol açmıştı. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu hastalığa karşı 1958’de dünya çapında bir aşılama kampanyası başlattı. Yaklaşık 20 yıl süren yoğun çalışmaların sonunda son çiçek vakası Ekim 1977’de görüldü. Bilim insanları 9 Aralık 1979’da hastalığın yeryüzünden silindiğini ilan etti. 40 yıldır çiçek hastalığının olmadığı bir dünyada yaşıyoruz.

10 Aralık 1901’de ilk Nobel Ödülleri verildi.

 

 

Dinamitin mucidi Alfred Nobel 1895’te vasiyetnamesini hazırladı. Bu vasiyetnameye göre “içinde yaşanan yılda insanlığa en büyük yararı sağlayan kişilere” verilmek üzere bir ödül oluşturulacaktı. Bu aslında bir değil, beş ayrı ödüldü ve fizik, kimya, fizyoloji/tıp, edebiyat ve barış alanlarında verilecekti. Bu ödüller ilk olarak 10 Aralık 1901’de verildi.

10 Aralık 1901’de ilk Nobel Ödülleri verildi.

 

 

Dinamitin mucidi Alfred Nobel 1895’te vasiyetnamesini hazırladı. Bu vasiyetnameye göre “içinde yaşanan yılda insanlığa en büyük yararı sağlayan kişilere” verilmek üzere bir ödül oluşturulacaktı. Bu aslında bir değil, beş ayrı ödüldü ve fizik, kimya, fizyoloji/tıp, edebiyat ve barış alanlarında verilecekti. Bu ödüller ilk olarak 10 Aralık 1901’de verildi.

10 Aralık 1901’de ilk Nobel Ödülleri verildi.

 

 

Dinamitin mucidi Alfred Nobel 1895’te vasiyetnamesini hazırladı. Bu vasiyetnameye göre “içinde yaşanan yılda insanlığa en büyük yararı sağlayan kişilere” verilmek üzere bir ödül oluşturulacaktı. Bu aslında bir değil, beş ayrı ödüldü ve fizik, kimya, fizyoloji/tıp, edebiyat ve barış alanlarında verilecekti. Bu ödüller ilk olarak 10 Aralık 1901’de verildi.

11 Aralık 1997’de Kyoto Protokolü imzalandı.

 

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik uluslararası bir anlaşma olan Kyoto Protokolü, 11 Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde imzalandı. Protokolü 181 ülke imzaladı. Protokolün amacı insan kaynaklı sera gazı salımlarını sınırlandırmaya ve azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler hazırlamaktı. Protokol 2005'te yürürlüğe girdi.

11 Aralık 1997’de Kyoto Protokolü imzalandı.

 

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik uluslararası bir anlaşma olan Kyoto Protokolü, 11 Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde imzalandı. Protokolü 181 ülke imzaladı. Protokolün amacı insan kaynaklı sera gazı salımlarını sınırlandırmaya ve azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler hazırlamaktı. Protokol 2005'te yürürlüğe girdi.

11 Aralık 1997’de Kyoto Protokolü imzalandı.

 

 

Küresel ısınma ve iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yönelik uluslararası bir anlaşma olan Kyoto Protokolü, 11 Aralık 1997’de Japonya’nın Kyoto kentinde imzalandı. Protokolü 181 ülke imzaladı. Protokolün amacı insan kaynaklı sera gazı salımlarını sınırlandırmaya ve azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler hazırlamaktı. Protokol 2005'te yürürlüğe girdi.

12 Aralık 1901’de ilk okyanus aşırı telsiz mesajı gönderildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Radyodalgaları üzerine çalışan fizikçi İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden telsiz sinyallerini göndermeyi 1889’da başarmıştı. Bazı fizikçiler Dünya’nın yuvarlaklığından dolayı telsiz sinyallerinin en çok 300 kilometre öteye iletilebileceğini ileri sürüyordu. Ancak Kanada’da Newfoundland’de bulunan Marconi, 12 Aralık 1901’de İngiltere’deki arkadaşlarınca gönderilen telsiz mesajını (Mors koduyla yazılmış bir “s” harfi; nokta, nokta, nokta) almayı başardı. Marconi 1937’de öldüğünde bütün dünyadaki radyo yayınları 2 dakikalığına sustu.

12 Aralık 1901’de ilk okyanus aşırı telsiz mesajı gönderildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Radyodalgaları üzerine çalışan fizikçi İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden telsiz sinyallerini göndermeyi 1889’da başarmıştı. Bazı fizikçiler Dünya’nın yuvarlaklığından dolayı telsiz sinyallerinin en çok 300 kilometre öteye iletilebileceğini ileri sürüyordu. Ancak Kanada’da Newfoundland’de bulunan Marconi, 12 Aralık 1901’de İngiltere’deki arkadaşlarınca gönderilen telsiz mesajını (Mors koduyla yazılmış bir “s” harfi; nokta, nokta, nokta) almayı başardı. Marconi 1937’de öldüğünde bütün dünyadaki radyo yayınları 2 dakikalığına sustu.

12 Aralık 1901’de ilk okyanus aşırı telsiz mesajı gönderildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Radyodalgaları üzerine çalışan fizikçi İtalyan Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden telsiz sinyallerini göndermeyi 1889’da başarmıştı. Bazı fizikçiler Dünya’nın yuvarlaklığından dolayı telsiz sinyallerinin en çok 300 kilometre öteye iletilebileceğini ileri sürüyordu. Ancak Kanada’da Newfoundland’de bulunan Marconi, 12 Aralık 1901’de İngiltere’deki arkadaşlarınca gönderilen telsiz mesajını (Mors koduyla yazılmış bir “s” harfi; nokta, nokta, nokta) almayı başardı. Marconi 1937’de öldüğünde bütün dünyadaki radyo yayınları 2 dakikalığına sustu.

13 Aralık 1642’de Abel Tasman Yeni Zelanda’yı keşfetti.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

İspanyol ve Portekizli denizciler 1500’lü yılların başından itibaren Büyük Okyanus’ta dolaşmaya ve keşfedilecek (ve ele geçirilecek) yeni yerler aramaya başlamışlardı. Ne var ki Yeni Zelanda’yı ilk gören, keşfeden kişi Hollandalı denizci Abel Tasman oldu. Tasman, Yeni Zelanda’yı ilk kez 13 Aralık 1642’de gördü. Ama yerli halk Maorilerle çatışma halinde oldukları için karaya çıkmaya cesaret edemedi. Keşfettiği adaların haritasını 1769’da İngiliz denizci James Cook çıkardı.

13 Aralık 1642’de Abel Tasman Yeni Zelanda’yı keşfetti.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

İspanyol ve Portekizli denizciler 1500’lü yılların başından itibaren Büyük Okyanus’ta dolaşmaya ve keşfedilecek (ve ele geçirilecek) yeni yerler aramaya başlamışlardı. Ne var ki Yeni Zelanda’yı ilk gören, keşfeden kişi Hollandalı denizci Abel Tasman oldu. Tasman, Yeni Zelanda’yı ilk kez 13 Aralık 1642’de gördü. Ama yerli halk Maorilerle çatışma halinde oldukları için karaya çıkmaya cesaret edemedi. Keşfettiği adaların haritasını 1769’da İngiliz denizci James Cook çıkardı.

13 Aralık 1642’de Abel Tasman Yeni Zelanda’yı keşfetti.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

İspanyol ve Portekizli denizciler 1500’lü yılların başından itibaren Büyük Okyanus’ta dolaşmaya ve keşfedilecek (ve ele geçirilecek) yeni yerler aramaya başlamışlardı. Ne var ki Yeni Zelanda’yı ilk gören, keşfeden kişi Hollandalı denizci Abel Tasman oldu. Tasman, Yeni Zelanda’yı ilk kez 13 Aralık 1642’de gördü. Ama yerli halk Maorilerle çatışma halinde oldukları için karaya çıkmaya cesaret edemedi. Keşfettiği adaların haritasını 1769’da İngiliz denizci James Cook çıkardı.

14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşıldı.

 


Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Arkadaşları arasında Viking olarak bilinen Norveçli kâşif Roald Amundsen, 14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşan ilk kişi oldu. Gerçekte Amundsen’in ilk amacı Kuzey Kutbu'na giden ilk kişi olmaktı. Ne var ki Frederick Cook ve Robert Peary, 1909'da ondan önce Kuzey Kutbu'na gitti. Amudsen de rotasını Güney Kutbu'na çevirdi. Ünlü kâşif, 20 Kasım 1911'de 150 köpek ve dört kişiden oluşan bir ekiple yola çıktı ve 14 Aralık'ta Güney Kutbu'na vardı.

14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşıldı.

 


Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Arkadaşları arasında Viking olarak bilinen Norveçli kâşif Roald Amundsen, 14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşan ilk kişi oldu. Gerçekte Amundsen’in ilk amacı Kuzey Kutbu'na giden ilk kişi olmaktı. Ne var ki Frederick Cook ve Robert Peary, 1909'da ondan önce Kuzey Kutbu'na gitti. Amudsen de rotasını Güney Kutbu'na çevirdi. Ünlü kâşif, 20 Kasım 1911'de 150 köpek ve dört kişiden oluşan bir ekiple yola çıktı ve 14 Aralık'ta Güney Kutbu'na vardı.

14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşıldı.

 


Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Arkadaşları arasında Viking olarak bilinen Norveçli kâşif Roald Amundsen, 14 Aralık 1911’de Güney Kutbu’na ulaşan ilk kişi oldu. Gerçekte Amundsen’in ilk amacı Kuzey Kutbu'na giden ilk kişi olmaktı. Ne var ki Frederick Cook ve Robert Peary, 1909'da ondan önce Kuzey Kutbu'na gitti. Amudsen de rotasını Güney Kutbu'na çevirdi. Ünlü kâşif, 20 Kasım 1911'de 150 köpek ve dört kişiden oluşan bir ekiple yola çıktı ve 14 Aralık'ta Güney Kutbu'na vardı.

15 Aralık 2001’de Pisa Kulesi yeniden açıldı.

 

 

12. yüzyılda yapılmaya başlanan ünlü kule daha yapım aşamasındayken hafiften yan yatmıştı. 1360’ta tamamlandığında yana yatık durumdaydı. Yaklaşık 57 metre yüksekliğindeki kule 20. yüzyılda dünya çapında ünlü oldu. 1990’da ziyarete kapatıldığında yılda bir milyon kişi onu görmeye geliyordu. Arkeologlardan, mimarlardan ve toprak uzmanlarından oluşan 14 kişilik bir ekibin çalışmasıyla Kule’nin yatıklığı 40 cm kadar düzeltildi ve 1990’daki durumuna anca 300 yılda ulaşacağı hesaplandı. Kule 11 yıllık düzeltme çabalarından sonra 15 Aralık 2001’de yeniden açıldı.

15 Aralık 2001’de Pisa Kulesi yeniden açıldı.

 

 

12. yüzyılda yapılmaya başlanan ünlü kule daha yapım aşamasındayken hafiften yan yatmıştı. 1360’ta tamamlandığında yana yatık durumdaydı. Yaklaşık 57 metre yüksekliğindeki kule 20. yüzyılda dünya çapında ünlü oldu. 1990’da ziyarete kapatıldığında yılda bir milyon kişi onu görmeye geliyordu. Arkeologlardan, mimarlardan ve toprak uzmanlarından oluşan 14 kişilik bir ekibin çalışmasıyla Kule’nin yatıklığı 40 cm kadar düzeltildi ve 1990’daki durumuna anca 300 yılda ulaşacağı hesaplandı. Kule 11 yıllık düzeltme çabalarından sonra 15 Aralık 2001’de yeniden açıldı.

15 Aralık 2001’de Pisa Kulesi yeniden açıldı.

 

 

12. yüzyılda yapılmaya başlanan ünlü kule daha yapım aşamasındayken hafiften yan yatmıştı. 1360’ta tamamlandığında yana yatık durumdaydı. Yaklaşık 57 metre yüksekliğindeki kule 20. yüzyılda dünya çapında ünlü oldu. 1990’da ziyarete kapatıldığında yılda bir milyon kişi onu görmeye geliyordu. Arkeologlardan, mimarlardan ve toprak uzmanlarından oluşan 14 kişilik bir ekibin çalışmasıyla Kule’nin yatıklığı 40 cm kadar düzeltildi ve 1990’daki durumuna anca 300 yılda ulaşacağı hesaplandı. Kule 11 yıllık düzeltme çabalarından sonra 15 Aralık 2001’de yeniden açıldı.

16 Aralık 1707’de Fuji yanardağı son kez patladı.

 

 

Yer bilimcilerce hâlâ aktif bir yanardağ olarak kabul edilen Fuji, 3.776 metre yüksekliğiyle Japonya’nın en yüksek dağıdır. Simetrik koni şeklindeki yapısıyla ikonik bir dağdır ve kutsal kabul edilir. 11 Kasım 1707’de gerçekleşen 8,4 büyüklüğündeki deprem Osaka kentinde büyük hasara yol açmış ve Fuji’nin 20 kilometre altındaki magma odasını da sıkıştırmıştı. Bunun sonucunda Fuji, 16 Aralık 1707’de patladı. Bu, Fuji’nin son patlamasıydı.

16 Aralık 1707’de Fuji yanardağı son kez patladı.

 

 

Yer bilimcilerce hâlâ aktif bir yanardağ olarak kabul edilen Fuji, 3.776 metre yüksekliğiyle Japonya’nın en yüksek dağıdır. Simetrik koni şeklindeki yapısıyla ikonik bir dağdır ve kutsal kabul edilir. 11 Kasım 1707’de gerçekleşen 8,4 büyüklüğündeki deprem Osaka kentinde büyük hasara yol açmış ve Fuji’nin 20 kilometre altındaki magma odasını da sıkıştırmıştı. Bunun sonucunda Fuji, 16 Aralık 1707’de patladı. Bu, Fuji’nin son patlamasıydı.

16 Aralık 1707’de Fuji yanardağı son kez patladı.

 

 

Yer bilimcilerce hâlâ aktif bir yanardağ olarak kabul edilen Fuji, 3.776 metre yüksekliğiyle Japonya’nın en yüksek dağıdır. Simetrik koni şeklindeki yapısıyla ikonik bir dağdır ve kutsal kabul edilir. 11 Kasım 1707’de gerçekleşen 8,4 büyüklüğündeki deprem Osaka kentinde büyük hasara yol açmış ve Fuji’nin 20 kilometre altındaki magma odasını da sıkıştırmıştı. Bunun sonucunda Fuji, 16 Aralık 1707’de patladı. Bu, Fuji’nin son patlamasıydı.

17 Aralık 1903’te benzin motoruyla çalışan ilk uçak uçtu.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Wright Kardeşler’in uçma serüveni 1899’da yapıp uçurdukları 1,5 metre kanat açıklığı olan çift katlı bir uçurtmayla başlamıştı. 1902’de en gelişmiş planörü yapıp uçurdular. 1903’te de ağırlığı pilotla birlikte 335 kilogram olan iki pervaneli, ilk motorlu uçaklarını yaptılar. Kuzey Carolina'daki Kitty Hawk yakınlarında 17 Aralık 1903’te Orville Wright bu uçağı 12 saniye boyunca ve yalnızca 37 metre uçurabildi. İkinci denemede uçuş süresi 59 saniyeye ve mesafe de 260 metreye çıktı. Wright Kardeşler tarihteki ilk uçağı uçurmuşlardı.

17 Aralık 1903’te benzin motoruyla çalışan ilk uçak uçtu.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Wright Kardeşler’in uçma serüveni 1899’da yapıp uçurdukları 1,5 metre kanat açıklığı olan çift katlı bir uçurtmayla başlamıştı. 1902’de en gelişmiş planörü yapıp uçurdular. 1903’te de ağırlığı pilotla birlikte 335 kilogram olan iki pervaneli, ilk motorlu uçaklarını yaptılar. Kuzey Carolina'daki Kitty Hawk yakınlarında 17 Aralık 1903’te Orville Wright bu uçağı 12 saniye boyunca ve yalnızca 37 metre uçurabildi. İkinci denemede uçuş süresi 59 saniyeye ve mesafe de 260 metreye çıktı. Wright Kardeşler tarihteki ilk uçağı uçurmuşlardı.

17 Aralık 1903’te benzin motoruyla çalışan ilk uçak uçtu.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Wright Kardeşler’in uçma serüveni 1899’da yapıp uçurdukları 1,5 metre kanat açıklığı olan çift katlı bir uçurtmayla başlamıştı. 1902’de en gelişmiş planörü yapıp uçurdular. 1903’te de ağırlığı pilotla birlikte 335 kilogram olan iki pervaneli, ilk motorlu uçaklarını yaptılar. Kuzey Carolina'daki Kitty Hawk yakınlarında 17 Aralık 1903’te Orville Wright bu uçağı 12 saniye boyunca ve yalnızca 37 metre uçurabildi. İkinci denemede uçuş süresi 59 saniyeye ve mesafe de 260 metreye çıktı. Wright Kardeşler tarihteki ilk uçağı uçurmuşlardı.

18 Aralık 1926’da ışık parçacıkları için foton adı önerildi.

 

 

20. yüzyılın başlarında iki Alman fizikçi Max Plank ve Albert Einstein, kuanta kavramını fiziğe katarak kuantum fiziğinin temelini attılar. Ama her ikisi de ışık parçacıklarına (kuantalarına) bir ad vermemişti. 18 Aralık 1926’da Amerikalı fiziksel kimyacı Gilbert Newton, ünlü bilim dergisi Nature’a yazdığı bir mektupta bunun için foton adını önerdi. Foton, bilim dünyasınca kabul gördü ve kullanılmaya başlandı.

18 Aralık 1926’da ışık parçacıkları için foton adı önerildi.

 

 

20. yüzyılın başlarında iki Alman fizikçi Max Plank ve Albert Einstein, kuanta kavramını fiziğe katarak kuantum fiziğinin temelini attılar. Ama her ikisi de ışık parçacıklarına (kuantalarına) bir ad vermemişti. 18 Aralık 1926’da Amerikalı fiziksel kimyacı Gilbert Newton, ünlü bilim dergisi Nature’a yazdığı bir mektupta bunun için foton adını önerdi. Foton, bilim dünyasınca kabul gördü ve kullanılmaya başlandı.

18 Aralık 1926’da ışık parçacıkları için foton adı önerildi.

 

 

20. yüzyılın başlarında iki Alman fizikçi Max Plank ve Albert Einstein, kuanta kavramını fiziğe katarak kuantum fiziğinin temelini attılar. Ama her ikisi de ışık parçacıklarına (kuantalarına) bir ad vermemişti. 18 Aralık 1926’da Amerikalı fiziksel kimyacı Gilbert Newton, ünlü bilim dergisi Nature’a yazdığı bir mektupta bunun için foton adını önerdi. Foton, bilim dünyasınca kabul gördü ve kullanılmaya başlandı.

19 Aralık 1843’te Charles Dickens’ın ünlü eseri Bir Noel Şarkısı yayımlandı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Viktorya Dönemi İngiltere'sinin en önemli romancısı kabul edilen Dickens’ın en popüler romanı Bir Noel Şarkısı’dır. 1843 yılında Noel’den hemen önce 19 Aralık’ta yayımlandı. İlk baskısı günler içinde tükenen kitap, İngiliz toplumunu derinden etkiledi. Türkçe dâhil birçok dile çevrilen eser onlarca kez sahnelendi, sinemaya ve televizyona uyarlandı.

19 Aralık 1843’te Charles Dickens’ın ünlü eseri Bir Noel Şarkısı yayımlandı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Viktorya Dönemi İngiltere'sinin en önemli romancısı kabul edilen Dickens’ın en popüler romanı Bir Noel Şarkısı’dır. 1843 yılında Noel’den hemen önce 19 Aralık’ta yayımlandı. İlk baskısı günler içinde tükenen kitap, İngiliz toplumunu derinden etkiledi. Türkçe dâhil birçok dile çevrilen eser onlarca kez sahnelendi, sinemaya ve televizyona uyarlandı.

19 Aralık 1843’te Charles Dickens’ın ünlü eseri Bir Noel Şarkısı yayımlandı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Viktorya Dönemi İngiltere'sinin en önemli romancısı kabul edilen Dickens’ın en popüler romanı Bir Noel Şarkısı’dır. 1843 yılında Noel’den hemen önce 19 Aralık’ta yayımlandı. İlk baskısı günler içinde tükenen kitap, İngiliz toplumunu derinden etkiledi. Türkçe dâhil birçok dile çevrilen eser onlarca kez sahnelendi, sinemaya ve televizyona uyarlandı.

20 Aralık 1951’de nükleer güçle ilk elektrik üretildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’nin Idaho eyaletindeki Arco kentinde bulunan EBR-1 adlı nükleer güç reaktöründe, 20 Aralık 1951’de atom enerjisinden elektrik enerjisi üretildi. Üretilen elektrikle 200 Watt’lık dört ampul yakıldı. Bu tarihi olay, nükleer güç endüstrisinin başlangıcını simgeler.

20 Aralık 1951’de nükleer güçle ilk elektrik üretildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’nin Idaho eyaletindeki Arco kentinde bulunan EBR-1 adlı nükleer güç reaktöründe, 20 Aralık 1951’de atom enerjisinden elektrik enerjisi üretildi. Üretilen elektrikle 200 Watt’lık dört ampul yakıldı. Bu tarihi olay, nükleer güç endüstrisinin başlangıcını simgeler.

20 Aralık 1951’de nükleer güçle ilk elektrik üretildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

ABD’nin Idaho eyaletindeki Arco kentinde bulunan EBR-1 adlı nükleer güç reaktöründe, 20 Aralık 1951’de atom enerjisinden elektrik enerjisi üretildi. Üretilen elektrikle 200 Watt’lık dört ampul yakıldı. Bu tarihi olay, nükleer güç endüstrisinin başlangıcını simgeler.

21 Aralık 1898’de ikinci radyoaktif element radyum keşfedildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Uranyumun radyoaktif bir element olduğunu 1896 Henri Becquerel keşfetmişti. 21 Aralık 1898’de Pierre Curie ve Marie Curie radyoaktif özellikler gösteren ikinci bir element keşfetti. Bu keşiflerini Fransız Bilimler Akademisi’nde 26 Aralık’ta duyurdular. Yeni keşfedilen elemente 1899’da ışın anlamına gelen Latince radius sözcüğünden türetilen radyum adı verildi.

21 Aralık 1898’de ikinci radyoaktif element radyum keşfedildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Uranyumun radyoaktif bir element olduğunu 1896 Henri Becquerel keşfetmişti. 21 Aralık 1898’de Pierre Curie ve Marie Curie radyoaktif özellikler gösteren ikinci bir element keşfetti. Bu keşiflerini Fransız Bilimler Akademisi’nde 26 Aralık’ta duyurdular. Yeni keşfedilen elemente 1899’da ışın anlamına gelen Latince radius sözcüğünden türetilen radyum adı verildi.

21 Aralık 1898’de ikinci radyoaktif element radyum keşfedildi.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Uranyumun radyoaktif bir element olduğunu 1896 Henri Becquerel keşfetmişti. 21 Aralık 1898’de Pierre Curie ve Marie Curie radyoaktif özellikler gösteren ikinci bir element keşfetti. Bu keşiflerini Fransız Bilimler Akademisi’nde 26 Aralık’ta duyurdular. Yeni keşfedilen elemente 1899’da ışın anlamına gelen Latince radius sözcüğünden türetilen radyum adı verildi.

22 Aralık 1938’de dinozorlar döneminden kalma ilk “fosil” balık yakalandı.

 

 

Sölekant (coelacanth) yaklaşık 300 milyon yıl önce ortaya çıkmış ve bilim insanlarının 65 milyon yıl önce soyunun tükendiğini düşündüğü bir balık türüdür. Yalnızca fosilleriyle bilinen bu balıktan 22 Aralık 1938’de Güney Afrika sahillerinde bir tane yakalanması bilim dünyasında şok etkisi yaratmıştı. İkinci sölekant anca 1952’de yakalanabildi. Günümüze kadar onlarcası yakalanıp incelenmiştir. Sölekantların soyunun tükenmediği ve 300 milyon yıldır dünya denizlerinde yüzen tarihöncesi balıklar olduğu anlaşılmıştır.

22 Aralık 1938’de dinozorlar döneminden kalma ilk “fosil” balık yakalandı.

 

 

Sölekant (coelacanth) yaklaşık 300 milyon yıl önce ortaya çıkmış ve bilim insanlarının 65 milyon yıl önce soyunun tükendiğini düşündüğü bir balık türüdür. Yalnızca fosilleriyle bilinen bu balıktan 22 Aralık 1938’de Güney Afrika sahillerinde bir tane yakalanması bilim dünyasında şok etkisi yaratmıştı. İkinci sölekant anca 1952’de yakalanabildi. Günümüze kadar onlarcası yakalanıp incelenmiştir. Sölekantların soyunun tükenmediği ve 300 milyon yıldır dünya denizlerinde yüzen tarihöncesi balıklar olduğu anlaşılmıştır.

22 Aralık 1938’de dinozorlar döneminden kalma ilk “fosil” balık yakalandı.

 

 

Sölekant (coelacanth) yaklaşık 300 milyon yıl önce ortaya çıkmış ve bilim insanlarının 65 milyon yıl önce soyunun tükendiğini düşündüğü bir balık türüdür. Yalnızca fosilleriyle bilinen bu balıktan 22 Aralık 1938’de Güney Afrika sahillerinde bir tane yakalanması bilim dünyasında şok etkisi yaratmıştı. İkinci sölekant anca 1952’de yakalanabildi. Günümüze kadar onlarcası yakalanıp incelenmiştir. Sölekantların soyunun tükenmediği ve 300 milyon yıldır dünya denizlerinde yüzen tarihöncesi balıklar olduğu anlaşılmıştır.

23 Aralık 1986’da uçakla durmadan dünya turu yapıldı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

BD’deki Mojave Çölü’ndeki bir hava üssünden 14 Aralık 1986’da havalanan Voyager adlı çift kişilik uçak yakıt ikmalinin yapılmadığı dünya turunu tamamlayıp 23 Aralık 1986’da aynı üsse indi. Dokuz gün süren uçuşta batı yönünde ortalama 3.350 metre yükseklikte 40.212 kilometre uçulmuştu. Voyager ağırlıklı olarak plastik ve sıkıştırılmış kâğıttan yapılmış bir uçaktı.

23 Aralık 1986’da uçakla durmadan dünya turu yapıldı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

BD’deki Mojave Çölü’ndeki bir hava üssünden 14 Aralık 1986’da havalanan Voyager adlı çift kişilik uçak yakıt ikmalinin yapılmadığı dünya turunu tamamlayıp 23 Aralık 1986’da aynı üsse indi. Dokuz gün süren uçuşta batı yönünde ortalama 3.350 metre yükseklikte 40.212 kilometre uçulmuştu. Voyager ağırlıklı olarak plastik ve sıkıştırılmış kâğıttan yapılmış bir uçaktı.

23 Aralık 1986’da uçakla durmadan dünya turu yapıldı.

 

Görsel kaynağı: Wikipedia

 

BD’deki Mojave Çölü’ndeki bir hava üssünden 14 Aralık 1986’da havalanan Voyager adlı çift kişilik uçak yakıt ikmalinin yapılmadığı dünya turunu tamamlayıp 23 Aralık 1986’da aynı üsse indi. Dokuz gün süren uçuşta batı yönünde ortalama 3.350 metre yükseklikte 40.212 kilometre uçulmuştu. Voyager ağırlıklı olarak plastik ve sıkıştırılmış kâğıttan yapılmış bir uçaktı.

24 Aralık 1801’de kendi kendine giden buharlı ilk taşıt tanıtıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Maden mühendisi ve mucit İngiliz Richard Trevithick insan taşımak için tasarladığı buharlı aracın (bir tür lokomotif) yapımına Kasım 1800’de başladı. ‘Üfleyen Şeytan’ adını verdiği aracın yapımı bir yıl sürdü ve araç 1801 yılının Noel arifesinde kullanıma hazır duruma geldi. Trevithick, 24 Aralık 1801’de yedi arkadaşıyla birlikte ‘Şişen Şeytan’a binip ilk deneme gezisini yaptı.

24 Aralık 1801’de kendi kendine giden buharlı ilk taşıt tanıtıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Maden mühendisi ve mucit İngiliz Richard Trevithick insan taşımak için tasarladığı buharlı aracın (bir tür lokomotif) yapımına Kasım 1800’de başladı. ‘Üfleyen Şeytan’ adını verdiği aracın yapımı bir yıl sürdü ve araç 1801 yılının Noel arifesinde kullanıma hazır duruma geldi. Trevithick, 24 Aralık 1801’de yedi arkadaşıyla birlikte ‘Şişen Şeytan’a binip ilk deneme gezisini yaptı.

24 Aralık 1801’de kendi kendine giden buharlı ilk taşıt tanıtıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Maden mühendisi ve mucit İngiliz Richard Trevithick insan taşımak için tasarladığı buharlı aracın (bir tür lokomotif) yapımına Kasım 1800’de başladı. ‘Üfleyen Şeytan’ adını verdiği aracın yapımı bir yıl sürdü ve araç 1801 yılının Noel arifesinde kullanıma hazır duruma geldi. Trevithick, 24 Aralık 1801’de yedi arkadaşıyla birlikte ‘Şişen Şeytan’a binip ilk deneme gezisini yaptı.

25 Aralık 2004’te ilk kez bir gezegenin uydusuna uzay aracı gönderildi.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Cassini uzay aracı Satürn’ü, uydularını ve halka sistemini incelemek üzere Ekim 1997’de uzaya fırlatılmıştı. Temmuz 2004’te Satürn’e varan Cassini gözlemlerine başladı. Yanında getirdiği Huygens adlı küçük bir uzay sondasını 25 Aralık 2004’te gezegenin en büyük uydusu Titan’a doğru bıraktı. Huygens 14 Ocak 2005’te uydunun yüzeyine paraşütle indi ve Güneş Sistemi’nde Ay’dan başka bir uydunun yüzeyine inen ilk uzay aracı oldu. 90 dakika çalışan Huygens, Titan’a ilişkin çok değerli bilgiler gönderdi.

25 Aralık 2004’te ilk kez bir gezegenin uydusuna uzay aracı gönderildi.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Cassini uzay aracı Satürn’ü, uydularını ve halka sistemini incelemek üzere Ekim 1997’de uzaya fırlatılmıştı. Temmuz 2004’te Satürn’e varan Cassini gözlemlerine başladı. Yanında getirdiği Huygens adlı küçük bir uzay sondasını 25 Aralık 2004’te gezegenin en büyük uydusu Titan’a doğru bıraktı. Huygens 14 Ocak 2005’te uydunun yüzeyine paraşütle indi ve Güneş Sistemi’nde Ay’dan başka bir uydunun yüzeyine inen ilk uzay aracı oldu. 90 dakika çalışan Huygens, Titan’a ilişkin çok değerli bilgiler gönderdi.

25 Aralık 2004’te ilk kez bir gezegenin uydusuna uzay aracı gönderildi.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Cassini uzay aracı Satürn’ü, uydularını ve halka sistemini incelemek üzere Ekim 1997’de uzaya fırlatılmıştı. Temmuz 2004’te Satürn’e varan Cassini gözlemlerine başladı. Yanında getirdiği Huygens adlı küçük bir uzay sondasını 25 Aralık 2004’te gezegenin en büyük uydusu Titan’a doğru bıraktı. Huygens 14 Ocak 2005’te uydunun yüzeyine paraşütle indi ve Güneş Sistemi’nde Ay’dan başka bir uydunun yüzeyine inen ilk uzay aracı oldu. 90 dakika çalışan Huygens, Titan’a ilişkin çok değerli bilgiler gönderdi.

26 Aralık 1982’de TIME dergisi “Yılın Kişisi” ödülünü masaüstü bilgisayarlara verdi.

 

 

1927’den beri her yıl “Yılın Kişisi”ni seçen dergi, bu ödülü tarihinde ilk kez bir nesneye verdi. Bu sayede dergi, insanlığın bilişim çağına girmiş olduğunu duyuruyordu. TIME, 1988’de de gezegenimiz Dünya’yı Yılın Kişisi seçti.

26 Aralık 1982’de TIME dergisi “Yılın Kişisi” ödülünü masaüstü bilgisayarlara verdi.

 

 

1927’den beri her yıl “Yılın Kişisi”ni seçen dergi, bu ödülü tarihinde ilk kez bir nesneye verdi. Bu sayede dergi, insanlığın bilişim çağına girmiş olduğunu duyuruyordu. TIME, 1988’de de gezegenimiz Dünya’yı Yılın Kişisi seçti.

26 Aralık 1982’de TIME dergisi “Yılın Kişisi” ödülünü masaüstü bilgisayarlara verdi.

 

 

1927’den beri her yıl “Yılın Kişisi”ni seçen dergi, bu ödülü tarihinde ilk kez bir nesneye verdi. Bu sayede dergi, insanlığın bilişim çağına girmiş olduğunu duyuruyordu. TIME, 1988’de de gezegenimiz Dünya’yı Yılın Kişisi seçti.

27 Aralık 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ankara’ya geldi.

 

 

Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar doğrultusunda ulusun iradesine dayanan bir hükümet kurulması amacıyla 18 Aralık 1919’da Sivas’tan yola çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Ankara, yurdun ortasında güvenli bir bölgede bulunması, cephelere yakınlığı, İstanbul’la demiryolu bağının bulunması, illerle iletişim ve ulaşım olanağının olması nedeniyle Kurtuluş Savaşı’nın merkezi olarak seçilmişti. Böylece bozkırın ortasında yer alan küçük bir kentin yeni kurulacak devletin başkenti olma süreci de başlamış oldu.

27 Aralık 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ankara’ya geldi.

 

 

Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar doğrultusunda ulusun iradesine dayanan bir hükümet kurulması amacıyla 18 Aralık 1919’da Sivas’tan yola çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Ankara, yurdun ortasında güvenli bir bölgede bulunması, cephelere yakınlığı, İstanbul’la demiryolu bağının bulunması, illerle iletişim ve ulaşım olanağının olması nedeniyle Kurtuluş Savaşı’nın merkezi olarak seçilmişti. Böylece bozkırın ortasında yer alan küçük bir kentin yeni kurulacak devletin başkenti olma süreci de başlamış oldu.

27 Aralık 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk Ankara’ya geldi.

 

 

Erzurum ve Sivas kongrelerinde alınan kararlar doğrultusunda ulusun iradesine dayanan bir hükümet kurulması amacıyla 18 Aralık 1919’da Sivas’tan yola çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk 27 Aralık 1919’da Ankara’ya geldi. Ankara, yurdun ortasında güvenli bir bölgede bulunması, cephelere yakınlığı, İstanbul’la demiryolu bağının bulunması, illerle iletişim ve ulaşım olanağının olması nedeniyle Kurtuluş Savaşı’nın merkezi olarak seçilmişti. Böylece bozkırın ortasında yer alan küçük bir kentin yeni kurulacak devletin başkenti olma süreci de başlamış oldu.

28 Aralık 1895’te halka açık ilk film gösterimi yapıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Fransa’nın başkenti Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'nin bodrum katında 28 Aralık 1895’te düzenli film gösterimi başladı. Fransız sinemacılar Auguste ve Louis Lumière tarafından çekilen bir dakika uzunluğundaki Bir Trenin La Ciotat Garı’na Varışı adlı (ünlü) filmin ardından 10 kısa film daha gösterildi. Bu olay sinema endüstrisinin doğuşu olarak değerlendirilir.

28 Aralık 1895’te halka açık ilk film gösterimi yapıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Fransa’nın başkenti Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'nin bodrum katında 28 Aralık 1895’te düzenli film gösterimi başladı. Fransız sinemacılar Auguste ve Louis Lumière tarafından çekilen bir dakika uzunluğundaki Bir Trenin La Ciotat Garı’na Varışı adlı (ünlü) filmin ardından 10 kısa film daha gösterildi. Bu olay sinema endüstrisinin doğuşu olarak değerlendirilir.

28 Aralık 1895’te halka açık ilk film gösterimi yapıldı.

 

 Görsel kaynağı: Wikipedia

 

Fransa’nın başkenti Paris'te Capucines Bulvarı'ndaki Grand Cafe'nin bodrum katında 28 Aralık 1895’te düzenli film gösterimi başladı. Fransız sinemacılar Auguste ve Louis Lumière tarafından çekilen bir dakika uzunluğundaki Bir Trenin La Ciotat Garı’na Varışı adlı (ünlü) filmin ardından 10 kısa film daha gösterildi. Bu olay sinema endüstrisinin doğuşu olarak değerlendirilir.

29 Aralık 1990’da tramvay seferleri İstiklal Caddesi'nde yeniden başladı.

 

 

Kent içi toplu taşımanın en önemli unsurları arasında yer alan tramvaylar, 1852'de Amerika'da (New York), 1855'de Fransa'da (Paris) ve sonra da öteki Avrupa kentlerinde kullanılmaya başlandı.
İstanbul’da ilk atlı tramvay seferleri 1871 tarihinde hizmete açılmıştır. 1914’te elektrikli tramvay işletmeciliğine geçilmiştir. Kentin iki yakasında yaklaşık elli yıl boyunca hizmet veren elektrikli tramvaylar, sürekli artan ulaşım hızına ayak uyduramadıkları gerekçesiyle 1961’de Avrupa Yakası’nda ve 1966’da da Anadolu Yakası’nda kaldırılmıştır. Tramvay seferleri nostaljik amaçlı olarak 29 Aralık 1990’da Taksim-Tünel hattında yeniden başlatılmıştır.

29 Aralık 1990’da tramvay seferleri İstiklal Caddesi'nde yeniden başladı.

 

 

Kent içi toplu taşımanın en önemli unsurları arasında yer alan tramvaylar, 1852'de Amerika'da (New York), 1855'de Fransa'da (Paris) ve sonra da öteki Avrupa kentlerinde kullanılmaya başlandı.
İstanbul’da ilk atlı tramvay seferleri 1871 tarihinde hizmete açılmıştır. 1914’te elektrikli tramvay işletmeciliğine geçilmiştir. Kentin iki yakasında yaklaşık elli yıl boyunca hizmet veren elektrikli tramvaylar, sürekli artan ulaşım hızına ayak uyduramadıkları gerekçesiyle 1961’de Avrupa Yakası’nda ve 1966’da da Anadolu Yakası’nda kaldırılmıştır. Tramvay seferleri nostaljik amaçlı olarak 29 Aralık 1990’da Taksim-Tünel hattında yeniden başlatılmıştır.

29 Aralık 1990’da tramvay seferleri İstiklal Caddesi'nde yeniden başladı.

 

 

Kent içi toplu taşımanın en önemli unsurları arasında yer alan tramvaylar, 1852'de Amerika'da (New York), 1855'de Fransa'da (Paris) ve sonra da öteki Avrupa kentlerinde kullanılmaya başlandı.
İstanbul’da ilk atlı tramvay seferleri 1871 tarihinde hizmete açılmıştır. 1914’te elektrikli tramvay işletmeciliğine geçilmiştir. Kentin iki yakasında yaklaşık elli yıl boyunca hizmet veren elektrikli tramvaylar, sürekli artan ulaşım hızına ayak uyduramadıkları gerekçesiyle 1961’de Avrupa Yakası’nda ve 1966’da da Anadolu Yakası’nda kaldırılmıştır. Tramvay seferleri nostaljik amaçlı olarak 29 Aralık 1990’da Taksim-Tünel hattında yeniden başlatılmıştır.

30 Aralık 1953’te ilk renkli televizyon satışa çıktı.

 

 

ABD’nin ulusal çapta ilk renkli yayınını NBC kanalı 1 Ocak 1954’te gerçekleştirdi. Admiral marka televizyon da bu yayından yalnızca iki gün önce satışa çıktı. Türkiye’de ilk renkli televizyon yayını 31 Aralık 1981’de yılbaşı kutlamalarıyla başladı.

30 Aralık 1953’te ilk renkli televizyon satışa çıktı.

 

 

ABD’nin ulusal çapta ilk renkli yayınını NBC kanalı 1 Ocak 1954’te gerçekleştirdi. Admiral marka televizyon da bu yayından yalnızca iki gün önce satışa çıktı. Türkiye’de ilk renkli televizyon yayını 31 Aralık 1981’de yılbaşı kutlamalarıyla başladı.

30 Aralık 1953’te ilk renkli televizyon satışa çıktı.

 

 

ABD’nin ulusal çapta ilk renkli yayınını NBC kanalı 1 Ocak 1954’te gerçekleştirdi. Admiral marka televizyon da bu yayından yalnızca iki gün önce satışa çıktı. Türkiye’de ilk renkli televizyon yayını 31 Aralık 1981’de yılbaşı kutlamalarıyla başladı.

31 Aralık 1935’te Monopoly’nin patenti alındı.

 

 

Monopoly, 1900’lü yılların başında yaratılan çok oyunculu, ekonomi temalı bir oyundur. Dünyanın en bilinen masa oyunlarından biridir ve popüler kültürün bir parçasıdır. Her ülkede çeşitli versiyonları üretilen oyunun patentini Charles Darrow 31 Aralık 1935’te aldı.

31 Aralık 1935’te Monopoly’nin patenti alındı.

 

 

Monopoly, 1900’lü yılların başında yaratılan çok oyunculu, ekonomi temalı bir oyundur. Dünyanın en bilinen masa oyunlarından biridir ve popüler kültürün bir parçasıdır. Her ülkede çeşitli versiyonları üretilen oyunun patentini Charles Darrow 31 Aralık 1935’te aldı.

31 Aralık 1935’te Monopoly’nin patenti alındı.

 

 

Monopoly, 1900’lü yılların başında yaratılan çok oyunculu, ekonomi temalı bir oyundur. Dünyanın en bilinen masa oyunlarından biridir ve popüler kültürün bir parçasıdır. Her ülkede çeşitli versiyonları üretilen oyunun patentini Charles Darrow 31 Aralık 1935’te aldı.