İnsan beyninin içindeki hücreler arasında karmakarışık, milyarlarca bağlantı vardır. Bu hücreler arasındaki elektrik sinyalleri duygularımızı, düşüncelerimizi, bilgilerimizi, hayallerimizi, planlarımızı, anılarımızı oluşturan şeydir aslında. Eğer bu sinyalleri bilgisayar diline çevirebilseydik, beyinlerimizin içinde bir internet sayfasında gezinir gibi gezinebilirdik. Zihnimizde canlanan tatil anılarını ekranda bir fotoğraf ya da video olarak görebilir, arkadaşımızla konuşmalarımızı bir cep telefonu yazışması gibi okuyabilir, tabii bu arada herkesten gizlediğimiz bazı duygularımıza da neredeyse her satır arasında rastlayabilirdik…
Ya tam tersi de mümkün olsaydı? Yani bu süper bilgisayardaki verileri beynimizde elektrik sinyallerine dönüştürebiliyor olsaydık neler olurdu? Tarih sınavına hazırlanmak yerine ders notlarını bilgisayardan kopyalayıp beynimizin içine yapıştırabilirdik mesela! Bir sınav nedir ki; binlerce romanı, ansiklopediyi, ders kitabını bir tıkla, yutmuş gibi olurduk! Hiç gitmemiş olsak bile Tokyo’nun, Paris’in, New York’un sokaklarını, tarihi binalarını, eğlence merkezlerini görmüş, gezmiş gibi olurduk. Sonuçta nereyi merak ediyorsak, oraya ait bilgileri beyne aktarmak yeterli olurdu. Siz de bir düşlesenize, neler neler yapabilirdiniz bu zihin bilgisayarı sayesinde… Kim bilir, belki bir gün gerçek olur…

Beyinlerimizi aktardığımız bilgisayarlar arasında bağlantı kurulabilseydi, ne olurdu?
Böyle bir beyinler arası internet olsaydı, yaşayan tüm bilim insanları güçlerini kolayca birleştirip bir süper beyin oluşturabilirdi. Sonra da gelsin buluşlar, icatlar… Birine anlatmak istediklerimizi yazmak ya da söylemek yerine düşünce aktarımıyla iletiverirdik. Başkalarının deneyimlerini sanki biz yaşamışız gibi içimizde hissedebilirdik. Hatta beyinlerimizin kopyalarını kendi bilgisayarlarımıza aktardıktan sonra bunları birbirine bağlayıp en zor proje ödevlerini onlara yaptırırken, biz arkadaşlarımızla eğlenip keyfimize bakabilirdik. Daha neler neler sağlardı bize bu beyin interneti, hayal etsenize…
Tabii her şey bu kadar toz pembe olmayabilirdi. Kendi süper bilgisayarınıza koyduğunuz şifreyi birileri (mesela kötü niyetli zihin bilgisayarlarının oluşturduğu bir siber çete) kırıp zihninizi okuyabilir, tüm sırlarınızı ortaya saçabilirdi. Bizim bilim aşkıyla geliştirdiğimiz zihin bilgisayarları ağı, kontrolümüz dışında bir virüs oluşturup dünyadaki tüm zihin bilgisayarlarına bulaşabilirdi. Belli mi olur, bilgisayarlardaki tüm verileri gizlice başka bir süper bilgisayara kopyaladıktan sonra belki bizdeki her şeyi silebilirdi de! Daha başka kim bilir ne felaketler açardı başımıza bu siber çeteler…