Osman Hamdi Bey, 1907 yılında kaplumbağaları müzikle terbiye etmeye hazırlanan bir dervişi konu alan 136 x 87 santimetre boyutlarında bir tablo yapmış. Kaplumbağa Terbiyecisi olarak tanınan, sanatçınınsa “Kaplumbağalı Adam” olarak adlandırdığı bu eserde kırmızı giysiler içinde bir derviş ve 6 kaplumbağa görülüyor. Canlı renklerle dikkat çeken eserde ayrıca duvarda bir hat ve nişin içine bir testi yer alıyor. Osman Hamdi Bey’in tabloyu dünürü Salih Münir Paşa’ya ithaf ettiğini gösteren bir de not bulunuyor.
Osman Hamdi Bey’in “Kaplumbağa Terbiyecisi”, ya da kendi verdiği isimle “Kaplumbağalı Adam” isimli bu önemli eseri canlı canlı görebileceğinizi biliyor muydunuz? Sanat tarihimizde pek çok başlangıcı oluşturan Kaplumbağa Terbiyecisi eserini, Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nin “Türk Resmini İzlemek” adlı kalıcı sergisinde görebilirsiniz. İstanbul Beyoğlu’ndaki müze hafta içi pazartesi hariç 10.00-19.00, hafta sonu ise 12.00-19.00 saatleri arasında ziyarete açıktır.
Esin Kaynağı
Kendisini Resmetmiş
Osman Hamdi Bey
Osman Hamdi Bey
Osman Hamdi Bey yalnızca bir ressam değildir. O aynı zamanda ilk arkeoloğumuzdur. İstanbul Arkeoloji Müzesi’nin yöneticisi ve Türkiye’de müzeciliğin kurucusudur. Üstelik Türkiye’nin ilk güzel sanatlar okulunun, bugünkü adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nin yaratıcısıdır. 1842’de İstanbul’da başlayan ve 1910’da yine aynı şehirde sonlanan yaşamı boyunca birçok yer gezmiş ve hep sanatla iç içe olmuştur.
Osman Hamdi Bey, bugünden bakınca Türkiye’nin “eski kuşak” ressamlardan biri olabilir; ama kendi döneminin en büyük yenilikçilerinden biriydi. Hatta önceki yüzyılların Osmanlı resmini dönüştüren, onu Avrupalılaştıran ressamlardandı. Paris’te resim okumuş ve döneminin oryantalist Fransız ressamlarının yanında eğitim almıştı. Arkeolojiyle ve müzecilikle geçen yaşamı boyunca resim yapmayı hep sürdürdü. 1882’de kurduğu Sanayi-i Nefise Mektebi, yani Güzel Sanatlar Okulu’yla resim ve sanat alanında eğitim almak isteyenleri yurt dışına gitme zorunluluğundan kurtardı.
Nemrut Dağı’nda, Sayda’da (Lübnan), Lagina’da (Muğla) arkeolojik kazılar gerçekleştiren Osman Hamdi Bey, buralarda keşfettiği önemli buluntuları yeni inşa ettirdiği İstanbul Arkeoloji Müzesi’ne taşıdı. Sayda’daki kazılarda bulunan dünyaca ünlü İskender Lahti de bunlardan biriydi. Bu müzenin müdürü olarak ilk yaptığı işlerden biri tarihi eserlerin yurt dışına çıkarılmasını yasaklatmak oldu. Yani bugün Türkiye’deki müzelerde ve ören yerlerinde gördüğümüz birçok eser onun sayesinde ülkemizde kalabildi.
Kaplumbağa Terbiyecisi tablosunun 1906 yılında yapılan ilk versiyonu da bulunmaktadır. Bu ilk versiyonu olan tabloyu İstanbul’daki Pera Müzesi’nde görebilirsiniz.