Beyaz İskele
İstanbul Boğazı’nın kıyısında, bir cumartesi günü yağmur dinmiş, güneş açmıştı. Bir aile, evlerinin terasında öğle yemeği için sofralarını kurmuşlar, bir yandan köftelerini yiyip bir yandan da sohbet ediyorlardı.
O sırada güzel yemeklerin kokusunu almış olan Martı ile Karga karşılıklı iki bacaya konup bağrışmaya başladılar. Çocuklardan biri tabağındaki köftelerden birini çatıya fırlatmasıyla Martı köfteyi havada kaptı. Bunu gören Karga deli gibi bağırmaya başladı ama aslında Martı’ya şunları söylüyordu:

– Martı kardeş, sen neden balık yerine köfte yiyorsun? Gidip denizden taptaze balık avlasana kendine!
– Deniz mi kalmış Karga kardeş! Şu hale bir baksana uzun zamandır pek uçmuyorsun galiba…
– Sen şaka mı yapıyorsun? Ben 20 yıldır burada yaşıyorum. Denizlerimiz masmavi, tertemiz!
–O zaman gel de göstereyim masmavi denizimizi…
İkisi de tünedikleri bacalardan boğaza doğru havalanmışlar. Çok mesafe olmamasına rağmen bizim yaşlı Karga yorulmuş, “Evet uzun zamandır buralara kadar gelmemiştim. Gel şu beyaz iskelede biraz dinlenelim, ıslanmayalım” diyerek gördüğü beyaz yere doğru süzülmüş.


Arkasından Martı, “Dur! Oraya inme sakın!” demiş ama geç kalmış.
Karga iskele zannettiği beyaz yere ayağını koyduğu anda bembeyaz köpüklerin arasında suya gömülüvermiş. Martı zavallı karganın tepesinde dönerek yardım istiyormuş.
O sırada orada dedesi ile gezmekte olan bir çocuk köpüklerin arasında çırpınan kargayı görmüş. Hemen dedesinin elinden aldığı şemsiyeyi açıp karganın yanına doğru atmış. Neyse ki karga güç bela ters duran şemsiyenin içine girip kendini kurtarmış. Martı da gelip şemsiyenin tutma sapına konmuş ve “Ya gördün mü Karga kardeş, al sana tertemiz deniz!” demiş.


Zavallı Karga ise utana utana silkinerek üzerine yapışan pis kokulu köpükten temizlenmeye çalışmış. Bütün bu olanları izleyen çocuk ise kargayı kurtarmış olduğu için çok sevinmiş ama denizin bu haline çok üzülmüş. Dedesine dönüp, “Dede, sence ben senin yaşına geldiğimde burada yaşayan canlı bir deniz mi yoksa canlılar için tehlike saçan çöp ve köpük denizleri mi olacak” diye sormuş.
Dedesi, “Çok haklısın evladım. Biz dünyadaki her şey sonsuzmuş gibi davrandık ama öyle olmadığını çok geç anladık. Sorduğun sorunun cevabını ise gelecekte sen ve arkadaşların belirleyeceksiniz” demiş ve yollarına devam etmişler.
Yazan: Elif Özelmas
Resimleyen: Gülşah Alçın Özek