Bilgisayarın Olağanüstü Gelişimi

Bilgisayarın Olağanüstü Gelişimi

Günümüzde bilgisayar günlük yaşamımızın hemen her yanında kendini gösteriyor; yaşamımızı kolaylaştırıyor, keyifli hale getiriyor. Ama bu her zaman böyle değildi. Hatta bu durum çok yeni… Bilgisayarın doğması ve çocukluk evresi çok ağır adımlarla olmuş. Gençliğinde adımları biraz hızlanmış, yetişkinliğindeyse çok çok hızlanmış.

Gelin bu süper aygıtın geçmişine kısa bir yolculuk yapalım.

Bilgisayar Öncesi

Hesap yapan aygıt ve makinelerin tarihi bilgisayarın tarihinin ilk bölümünü oluşturur. Bu bölüm yaklaşık 4.500 yıl önce Sümer’de keşfedilen abaküs ile başlayıp 19. yüzyılın sonlarında da sona erdi. (Daha fazla bilgi için Hesap Aletlerinden Bilgisayara –Bilgisayarın Tarihi 1 içeriğimize bakabilirsiniz.) Hesap yapan aygıt ve makinelerden, bildiğimiz anlamda bilgisayarlara doğru atılan ilk büyük adım İngiliz matematik profesörü ve makine mühendisi Charles Babbage’dan geldi. Babbage, 1833’te bilgisayarın ilk atası sayılan Analitik Makine’nin yapımına başladı. Girdilerin, çıktıların, belleğin ve merkezi işlem biriminin -yani modern bilgisayarların temel özelliklerinin- bulunduğu bu makine, buhar gücüyle çalışacaktı. Programlanmasında da delikli kartlar kullanılacaktı. Ne yazık ki Babbage makinesini tamamlayamadan 1871’de öldü. Bu makine günümüzde Londra’daki Bilim Müzesi’nde (tamamlanmış olarak) sergileniyor.

babbage
Görsel Kaynağı: Massimo Parisi / Shutterstock.com

Modern bilgisayarın tarihi 20. yüzyılda başlar. Bilgisayar da başka birçok aygıt ve makine gibi kuantum fiziğinin açtığı yolda hızla gelişen elektronik teknolojisinin ürünüdür. Bilgisayarın tarihi, genellikle bilgisayar yapımında kullanılan malzemelerde ortaya çıkan önemli teknolojik gelişmelere göre “kuşak”lar halinde ele alınır.

1. Kuşak Bilgisayarlar

Modern bilgisayar dönemi, 2. Dünya Savaşı’ndan hemen önce başladı ve savaş boyunca da sürdü. 1900’lü yılların başlarında hesaplama aygıtlarında kullanılan mekanik donanımın yerini bu dönemde daha hızlı elektronik donanım aldı. Yine de ilk kuşak bilgisayarlar yavaştı, çok büyüktü ve pahalıydı.

Almanya’da mühendis Konrad Zuse, uçakların aerodinamik hesaplarını hızlı yapmak için 1938’den itibaren bir dizi makine geliştirdi. Bunlara artık “Z Serisi bilgisayarlar” deniyor. 1941’de yaptığı ve ikili sistemle çalışan Z3 adlı makine ilk modern dijital bilgisayar olarak kabul edilir.

z3
Görsel kaynağı: Wikipedia (Venusianer)

Tasarımına 1935’te başlanan, yapımı 1941’de tamamlanan Z3 ilk programlanabilen, tam otomatik, dijital bilgisayardı. Ağırlığı yaklaşık 1 tondu.

Bu dönemin önemli bilgisayarlarından biri de 1943’te İngiliz ordusu için Tommy Flowers’ın tasarladığı ve geliştirilmesinde Alan Turing’in de katkısı olan Colossus’tu. Bu bilgisayar savaşta Alman şifreli yazışmalarını çözmede kullanıldı.

colossus1
Colossus
Görsel kaynağı: Wikipedia
colossus2
Colossus
Görsel kaynağı: Wikipedia
colossus3-2
Colossus
Görsel kaynağı: Wikipedia (Ted Coles)

2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Colossus’tan on tane üretildi. Savaş bitince bunların sekizi söküldü ve parçaları başka makinelerde kullanıldı.

Bilgisayarların birinci kuşağının en bilinen, ikonik bilgisayarı 1946’da ABD ordusu için yapılan ENIAC’tır. ENIAC 167 metrekare yer kaplayan, 27 ton ağırlığında dev bir bilgisayardı. Fiyatı yaklaşık 7,5 milyon dolardı. Ama bir kişinin 20 saatte yapacağı hesabı 30 saniyede yapabiliyordu.
eniac1
ENIAC
Görsel kaynağı: Wikipedia
eniac2
ENIAC
Görsel kaynağı: Wikipedia
eniac3
ENIAC
Görsel kaynağı: Wikipedia

İlk kuşak bilgisayarlar vakum tüpleriyle, kapasitörlerle, dirençlere ve elektrik kablolarıyla yapılıyordu. Dolayısıyla çok büyük oluyor ve çok güç harcıyorlardı; çok da pahalıydılar.

2. Kuşak Bilgisayarlar Transistorlu Bilgisayar Kuşağı

1947’de transistorun keşfiyle elektronik alanında yeni bir dönem başladı. Transistorlar kısa sürede büyük, kırılgan ve çok güç harcayan vakum tüplerinin yerini aldı.
transistör
vakum tüpü
Transistorlu ve baskı devreli bilgisayarlar, ikinci kuşak bilgisayarlar olarak kabul edilir. Bu dönem, 1950’li yılların ikinci yarısından 1960’lı yılların ikinci yarısına kadar sürdü. İkinci kuşak bilgisayarlar hâlâ büyük ve çok pahalıydı. Bu nedenle yalnızca devlet dairelerinde, üniversitelerde ve büyük şirketlerde kullanılıyordu. Örneğin, 1954’te üretilen “IBM 650” adlı bilgisayar 900 kilogramdı. Ayrı olarak üretilen güç birimi de 1.350 kilogram geliyordu. İki aygıt yan yana konduğunda 3 metrekarelik alan kaplıyorlardı ve toplam fiyatları 5 milyon dolardı.
ibm650-1
IBM 650
Görsel kaynağı: Wikipedia (Cushing Memorial Library and Archives)
ibm650-2
IBM 650
Görsel kaynağı: Wikipedia
ibm650-3
IBM 650
Görsel kaynağı: Wikipedia

Elektronik teknolojisinin gelişme ve elektronik devre elemanlarının küçülmesi sayesinde 1960’lı yılların ikinci yarısında bilgisiyarların boyutu da küçülmeye başladı.

3. Kuşak Bilgisayarlar Entegre Devreli Bilgisayar Kuşağı

Entegre devrelerin keşfiyle birlikte elektronik aygıtlarda transistorlardan oluşan devrelerin yerini entegre devreler aldı. Her ne kadar ilk entegre devre 1958’de üretildiyse de bunların bilgisayarlarda kullanımı anca 1963’te başladı. Bu dönemde 10 transistor içeren küçük ölçekli entegre devreler kullanılıyordu. Bu bile bilgisayarlarda ciddi bir küçülmeye ve ucuzlamaya yol açtı. Bilgisayarlar artık küçük işletmeler tarafından bile satın alınabiliyordu. Entegre devrelere sığan transistor sayısı günümüze dek her yıl katlanarak arttı.
entegre devre
transistör
vakum tüpü
ibm360-1
Üçüncü kuşak bilgisayarlardan IBM 360
Görsel kaynağı: Wikipedia (Bundesarchiv)
ibm360-2
Üçüncü kuşak bilgisayarlardan IBM 360
Görsel kaynağı: Wikipedia
ibm360-3
Üçüncü kuşak bilgisayarlardan IBM 360
Görsel kaynağı: Wikipedia (Arnold Reinhold)