Görsel Kaynağı: Michael von Aichberger / Shutterstock.com
Piyanonun Romantik Dahisi
Chopin
Chopin tüm klasik müzik bestecileri arasında müziği en etkileyici olanlardan biridir. 19. yüzyıl Avrupa müziğinin “romantik” olarak anılmasında onun payı büyüktür dersek, yanılmış olmayız. Şimdiye kadar Chopin dinlememişseniz bile, onun besteleri, yumuşak ezgileri, dokunaklı notaları bir yerlerden kulağınıza çalınmıştır. Aslında tüm Chopin bestelerinde ortak olan, onun kişiliğindeki incelik ve duygusallıktır. Denebilir ki Chopin, yalnızca yavaş parçalarında değil, bestelediği marşlarda bile iç dünyasını notalara yansıtmıştır.
Chopin tüm klasik müzik bestecileri arasında müziği en etkileyici olanlardan biridir. 19. yüzyıl Avrupa müziğinin “romantik” olarak anılmasında onun payı büyüktür dersek, yanılmış olmayız. Şimdiye kadar Chopin dinlememişseniz bile, onun besteleri, yumuşak ezgileri, dokunaklı notaları bir yerlerden kulağınıza çalınmıştır. Aslında tüm Chopin bestelerinde ortak olan, onun kişiliğindeki incelik ve duygusallıktır. Denebilir ki Chopin, yalnızca yavaş parçalarında değil, bestelediği marşlarda bile iç dünyasını notalara yansıtmıştır.
Chopin’in Yaşamı
Görsel Kaynağı: Dizfoto / Shutterstock.com
Görsel Kaynağı: Dizfoto / Shutterstock.com
Frederic François Chopin, Fransız bir babayla Polonyalı bir annenin çocuğu olarak 1 Mart 1810’da Polonya’da dünyaya geldi. Babası flüt ve keman çalarken annesi piyano çalıyor ve müzik dersleri veriyordu. Bir başka deyişle, Frederic’in “dâhi çocuk” olması için gereken ortam hazırdı. Chopin’le ilgili anılarını anlattığı kitabında Jozef Sikorski, Chopin’in bir çocukken annesinin piyano çalışıyla duygulanıp ağladığını yazar. İlk piyano derslerini ablasından alan küçük Frederic, altı yaşına geldiğinde duyduklarını piyano başında yinelemekle kalmıyor, yeni melodiler de üretiyordu. Yedi yaşına geldiğinde ilk konserlerini vermeye başlamış ve aynı yıl iki polonez (Polonya kökenli yavaş bir dans müziği) bestelemişti.
Müzik eğitimi 16 yaşında Varşova Konservatuvarı’nda almaya başlayan Chopin, 19 yaşında bu okulu bitirdikten hemen sonra Viyana’da etkileyici bir konser vermiş ve büyük beğeni toplamıştı.
Bu konserden sonra Batı Avrupa’da iyice tanınmış ve iki yıl sonra da Paris’e taşınmıştı. Paris’e yerleştikten sonra burada da müzik dersleri almayı sürdürmüş, bu sırada ününü dünya çapına çıkaracak birkaç konser de vermişti. Üstelik bu kentte Franz Liszt, Felix Mendelssohn, Hector Berlioz gibi başka ünlü romantik bestecilerle arkadaşlık etme şansını da yakalamıştı.
Chopin Radziwiłł’ler İçin Çalıyor - Henryk Siemiradzki, 1887
Görsel Kaynağı: wikipedia.org
Chopin Radziwiłł’ler İçin Çalıyor - Henryk Siemiradzki, 1887
Görsel Kaynağı: wikipedia.org
Chopin ömrünün geri kalanını, kimi geziler dışında, Paris’te geçirmiştir. Bu kentte yaşadığı gönül ilişkileri müzik çalışmalarına önemli ölçüde yön vermiştir. 39 yıllık kısa yaşamının son yıllarında sık sık hastalıklarla boğuşmak zorunda kalan Chopin, 17 Ekim 1849 günü Paris’te ölmüştür. Polonez, noktürn, etüd, mazurka ve vals gibi çeşitli türlerde piyano besteleri ve orkestra için hazırlanmış iki de konçertoyu içeren 230’u aşkın eseri geride bırakmıştır.
Chopin’in başından geçen çeşitli olaylar karşısında hissettiği yoğun duygular bestelerine yansımıştı. Son derece hassas ve kırılgan yapısı, adeta yapıtlarıyla hayat kazanıyordu. Kimi zaman geride bıraktığı ülkesi Polonya’ya duyduğu özlem, kimi zaman da yaşadığı duygusal olaylar yapıtlarının esin kaynağı olmuştu.
Görsel Kaynağı: wikipedia.org
Chopin ömrünün geri kalanını, kimi geziler dışında, Paris’te geçirmiştir. Bu kentte yaşadığı gönül ilişkileri müzik çalışmalarına önemli ölçüde yön vermiştir. 39 yıllık kısa yaşamının son yıllarında sık sık hastalıklarla boğuşmak zorunda kalan Chopin, 17 Ekim 1849 günü Paris’te ölmüştür. Polonez, noktürn, etüd, mazurka ve vals gibi çeşitli türlerde piyano besteleri ve orkestra için hazırlanmış iki de konçertoyu içeren 230’u aşkın eseri geride bırakmıştır.
Görsel Kaynağı: wikipedia.org
Chopin’in başından geçen çeşitli olaylar karşısında hissettiği yoğun duygular bestelerine yansımıştı. Son derece hassas ve kırılgan yapısı, adeta yapıtlarıyla hayat kazanıyordu. Kimi zaman geride bıraktığı ülkesi Polonya’ya duyduğu özlem, kimi zaman da yaşadığı duygusal olaylar yapıtlarının esin kaynağı olmuştu.