Arılar Olmasaydı, Acaba Ne Olurdu? Arılar Olmasaydı, Acaba Ne Olurdu?
Arılar Olmasaydı, Acaba Ne Olurdu?
Yeryüzündeki canlılardan bazılarının hiç var olmadığını ya da birdenbire yok olduğunu düşündüğünüz tuhaf hayaller kuruyor musunuz? Örneğin köpekler olmasaydı, filler olmasaydı, yılanlar olmasaydı ya da çekirgeler olmasaydı… Ne olurdu diye düşünmüş müydünüz? “Kediler olmasaydı, ne olurdu?” diye sormuştuk daha önce… Peki, şunu düşündünüz mü: Arılar olmasaydı, acaba ne olurdu? “Bal yiyemezdik” mi diyorsunuz sadece? O halde aşağıdaki satırları okuyunca çok şaşıracaksınız!
Yeryüzündeki canlılardan bazılarının hiç var olmadığını ya da birdenbire yok olduğunu düşündüğünüz tuhaf hayaller kuruyor musunuz? Örneğin köpekler olmasaydı, filler olmasaydı, yılanlar olmasaydı ya da çekirgeler olmasaydı… Ne olurdu diye düşünmüş müydünüz? “Kediler olmasaydı, ne olurdu?” diye sormuştuk daha önce… Peki, şunu düşündünüz mü: Arılar olmasaydı, acaba ne olurdu? “Bal yiyemezdik” mi diyorsunuz sadece? O halde aşağıdaki satırları okuyunca çok şaşıracaksınız!
Herkesin arılarla iyi kötü bir ilişkisi var. Ama arılarla asıl ilişki içinde olanlar elbette çiçekler; daha doğrusu çiçekli bitkiler. Çünkü bitkilerin çoğu tozlaşmayla yani bitkinin erkek organında üretilen çiçek tozunun (polen) çeşitli yollarla dişi organa yapışmasıyla çoğalır. Bitkiler bu iş için hayvanları, özellikle de arıları kullanırlar.

Arılar gerçekte balözü (nektar) almak için birbirinden canlı renkler ve güzel kokularla onları kendine çağıran çiçeklere konuk olurlar. Balözünü toplayınca gözlerine kestirdikleri bir başka çiçeğe doğru yola çıkarlar. Ancak beraberlerinde, küçük bedenlerine bulaşmış polenleri de götürürler. İşte, bunların bir bölümünü ziyaret ettikleri başka çiçeklerde bırakırlar. Böylece hem arıların karnı doyar hem de çiçekli bitkilerin üremesi sağlanır. Aslına bakarsanız, insanların karnını doyuran da bal değil, budur. Çünkü dünya nüfusunu besleyen bitkisel ürünlerin her beşinden dördünün tozlaşmasını %90 oranında arılar sağlar.
Pek inandırıcı gelmedi mi? Yoksa kafanızda canlandıramadınız mı? O halde bir de şöyle düşünün: Eğer arılar olmasaydı, girdiğiniz bir süpermarketteki rafların yarısından fazlası boş kalırdı; yalnızca bal reyonu değil! Sebze, meyve, tahıl ve bakliyatın da içinde olduğu bitkisel ürünlerin %70’i, otla beslenen canlılardan elde edilen süt ve et ürünleri, pamukla üretilen tekstil ürünleri, bazı kozmetikler ve hemen aklınıza gelmeyen daha birçok şey gidince, boş raflara bakakalırdınız! Belki aç kalmazdık ama birçok bitkisel ve hayvansal ürüne erişemez hale gelir ve bunların yerine birtakım alternatifler aramaya koyulurduk.


Son olarak şu notu da düşelim: Bilim insanları arıların sayısındaki azalmanın korkutucu sonuçlarına karşı bazı alternatifler üretmeye gayret ediyor. Çiçekli bitkilerin tozlaşmasını sağlayacak mini dronlar da bunlardan biri. Arıların masrafsız ve zahmetsizce bir çiçekten diğerine taşıdığı polenleri, bu dronlar yapışkanlı bir maddeyle taşıyıp çiçeklerin yapay olarak tozlaşmasını sağlıyor. Ancak şimdilik bunların gerçek arıların yerini tutması zor… Biz en iyisi kalan arılara sahip çıkalım! Bu küçük yaratıkların gezegenimiz ve üzerindeki canlılar için ne denli önemli olduğunu daha geç olmadan görelim!