Türkiye’deki UNESCO Dünya Mirası Alanları
1

UNESCO (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization) Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü eğitim, sanat, bilim ve kültür alanlarında uluslararası iş birliği yoluyla dünya barışını ve güvenliğini koruma amacı olan bir kurum.
Belirli şartları sağlayan özel kültürel veya fiziksel öneme sahip yerlere, UNESCO tarafından “UNESCO Dünya Mirası” adı veriliyor. Bu yerler, eski zamanlarda insanların yaşadığı bir şehir, anıt gibi tarihi bir mekan ya da dağ veya göl gibi doğal güzellik olabiliyor. Bu liste, 21 UNESCO üyesi ülkenin oluşturduğu Dünya Miras Komitesi tarafından güncelleniyor. Aday gösterilen yerlerin bazı kriterleri sağlaması gerekiyor. Örneğin, benzersiz bir yaratıcılık eseri, yok olmuş bir uygarlık, insanlık tarihinin belli bir dönemini temsil eden bir mimari eser olabilir. Ya da eşsiz bir güzelliğe sahip bir doğa harikası, dünyanın doğal tarihine ilişkin bilgiler veren bir alan olabilir. 2021 yılı itibarıyla UNESCO Dünya Mirası listesinde 1.154 alan listelenmiş ve İtalya sahip olduğu 58 Dünya Mirası ile ilk sırada yer alıyor. Ardından Çin (56), Almanya (51), Fransa (49), İspanya (49) geliyor. Türkiye’de ise 19 yer listede yer alıyor. Ayrıca geçici listede Türkiye’den 84 eser bekleniyor. Haydi, gelin şimdi bu güzellikleri birlikte keşfedelim.
İstanbul’un Tarihî Alanları
1985 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne giren İstanbul’un Tarihi Alanları dört bölgeden oluşuyor.
1. Sultanahmet Arkeolojik Koruma Alanı
Ülkemizin en çok ziyaret edilen turizm noktalarının başında gelen Ayasofya, Bizans Imparatorluğu boyunca hükümdarların taç giydiği, başkentin ve dünyanın en büyük kilisesiymiş. Rum Ortodoks Patrikliği’nin de merkezi olmuş. Zengin tarihi, dini önemi ve olağanüstü mimarisiyle mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerin başında geliyor. 532 yılında yapıma başlanan, 5 yıl gibi kısa bir zamanda tamamlanarak ibadete açılan Ayasofya, 1453’te İstanbul’un fethiyle camii olarak yeniden düzenlendi. 1935’te müzeye dönüştürülmüş, 2020 yılında ise tekrar ibadete açılmış.
Ayasofya’dan yaklaşık 1.110 yıl sonra 1617 yılında açılan, döneminin 6 minareli tek camii olan Sultanahmet Camii büyüklüğü ve eşsiz mimari yapısı ile sadece İstanbul’un değil Türkiye’nin en özel camiilerinden biri. Mimar Sinan’ın en iyi öğrencilerinden Sedefkar Mehmet Ağa tarafından yapılmış. Camiinin içinde tümü İznikli ustalar tarafından yapılmış olan yirmi binden fazla çini bulunuyor. Bazıları mavi vitraylı 260 pencereden günün değişik saatlerinde içeri sızan ışık, mavinin değişik tonlarını içeri yansıtıyor bu yüzden Sultanahmet Camii, Blue Mosque (Mavi Camii) olarak da anılıyor.
2. Süleymaniye Camii ve Çevresi Koruma Alanı
Süleymaniye Dünya Miras Alanı, Haliç’i gören bir tepe üzerinde Süleymaniye, Vefa, Vezneciler semtlerini kapsıyor. Mimar Sinan tarafından, Osmanlı İmparatorluğu’nu yöneten 39 padişahtan en uzun süre tahtta kalan Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta çıkışının 30. yılı şerefine yapılmış. Ayrıca, Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mehmed için Mimar Sinan’a yaptırdığı Şehzade Camii ve şehrin en eski su kemeri olan Bozdoğan Kemeri de bu alanda yer alıyor.
3. Zeyrek Camii (Pantokrator Kilisesi) ve Çevresi Koruma Alanı
Atatürk Bulvarı’nın batısında ve Haliç’i gören bir yamaç üzerinde yer alan Zeyrek Dünya Miras Alanı’nda Zeyrek Camii (Pantokrator Manastırı) ve çevresindeki sokaklar yer alıyor.
Alanda özellikle buraya ismini veren Zeyrek Camii (Pantokrator Manastırı) İstanbul’daki en büyük ve en eski Bizans Dönemi yapılarından biri. Burası Ayasofya’dan sonraki en büyük Bizans dini eseri olup, İstanbul’un fethinden sonra camiiye çevrilen ilk kilise olarak biliniyor. Bu alanda ayrıca Barbaros Hayrettin Paşa Hamamı, Haydar Paşa Medresesi, Zembilli Ali Efendi Sıbyan Mektebi ve mezarı gibi alanın geneline yayılan pek çok tarihi eser bulunuyor.
4. İstanbul Kara Surları Dünya Miras Alanı
Hattuşaş: Hitit (Eti) Başkenti (1986)
1986 yılında UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan Hattuşa, Hitit İmparatorluğu’nun başkenti olarak Anadolu’da yüzyıllar boyu çok önemli bir merkez olmuş. Çorum’un 82 kilometre güneybatısındaki Boğazkale ilçesinde bulunuyor. Günümüzden yaklaşık 3.500 yıl önce kurulan Hitit İmparatorluğu, bıraktığı mimarlık ve sanat eserleriyle Anadolu’nun tarihine dair çok önemli bilgiler veriyor. Burada tapınaklar, kraliyet konutları ve surları gezebilirsiniz. Şehrin bu kadar geniş bir araziye yayılmış olması Hitit İmparatorluğunun ne kadar kudretli olduğunu gösteriyor. Şehir içinde yaya olarak da gezebilirsiniz ancak çok büyük bir alanı kapladığından yürümek zor olabilir.
Gelelim Aslanlı Kapı’ya… Kralın bölgeye giriş noktalarından birisi de bu kapı. Aslanlı kapının iki yanına yerleştirilmiş olan aslan motifleri Hitit taş işçiliğinin en güzel örneklerindendir. Bu eşsiz motifleri mutlaka görmelisiniz.
Pamukkale ve Hierapolis Millî Parkı (1988)
Pamukkale ve Hierapolis Milli Parkı, 1988 yılında hem kültürel, hem doğal miras olarak UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne girmiş. Pamukkale, Türkiye’nin güney batısında Denizli ilinde yer alıyor. Pamuksu görüntüsü ile benzersiz bir yapıya sahip olan Pamukkale bembeyaz terasları, kaplıcaları ve travertenleriyle ünlü. Traverten çeşitli nedenlere ve ortamlara bağlı, kimyasal reaksiyon sonucu çökelme ile oluşuyor. Kalsiyum oksit içerikli suyuyla dönemin terapi ve sağlık merkezlerinden biri olmuş. Çünkü sularının birçok hastalığa iyi geldiği düşünülüyor.
Hierapolis ise yine bu bölgede yer alan bir antik kent. Denizli’nin 18 kilometre kuzeyinde yer alan Hierapolis Antik Kenti’nin “Kutsal Kent” olarak adlandırılması, kentte bilinen birçok tapınak ve diğer dinsel yapının varlığından kaynaklanıyor. Kalıntıların büyük bölümü Roma döneminden kalmış.